29 Ekim 2020 Perşembe

Atatürk 1926'da Fransa'yı dize getirdi

 1926 yılında Türk gemisi Bozkurt ile Fransız gemisi Lotus Ege’de çarpıştı. Fransa'nın uluslararası mahkemeye taşıdığı davayı Türkiye kazandı.

Türkiye'nin, Doğu Akdeniz'deki mücadelesi, akıllara genç Cumhuriyet'in tarihe ‘Bozkurt-Lotus Davası' olarak geçen hukuk zaferini getirdi. Türkiye Cumhuriyeti 2 Ağustos 1926'da korkunç bir kazayla sarsılır. ‘Bozkurt' isimli yolcu gemisi, Fransızların ‘Lotus' adlı gemisi ile Ege açıklarında çarpışır. Bozkurt gemisinde bulunan 8 Türk yolcu hayatını kaybeder. Türk mahkemelerinde yargılanan Fransız kaptan 80 gün hapis cezasına çarptırılır. Ancak, Fransızlar davayı Lahey Sürekli Adalet Divanı'na yani bugünkü Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne götürür.


Yargılama 7 Eylül 1927'de sonuçlanır. Mahkeme, Türkiye'nin hukuka aykırı davranmadığına karar verip Türk heyetine, Atatürk'e verilmek üzere tunçtan yapılmış ‘Bozkurt heykeli' hediye eder. Bu, genç bir ülkenin, güçlü bir devlete karşı aldığı bir hukuk zaferi olarak adlandırılır.


GÜLE GÜLE GİT KAZANACAKSIN


Dönemin Adalet Bakanı Mahmut Esat Bozkurt, dava öncesini şöyle anlatır: “Atatürk beni çağırdı. Anlattım, sözlerimi şöyle tamamladım: ‘Davamızı müdafaa edeyim. Kaybedersem memlekete dönmem. Adalet Divanı önüne gitmeden Fransızların dediğini yapacak olursak tehdit karşısında boyun eğmiş olacağız. Halbuki Lahey Divanı'na gidersek davayı kaybetsek dahi şeref ve haysiyetimiz zedelenmez.' Atatürk ‘Güle güle git kazanacaksın, kazanmasan da memleket seni bağrına basacaktır' dedi.”


MÜZENİN DEPOSUNDA BULUNDU


Bozkurt heykeli 1968'e kadar Anıtkabir'deki müzede sergilenir. Ve ardından da Atatürk'ün birçok eşyasıyla birlikte Samsun'da yeni açılan Atatürk Müzesi'ne yerleştirilir. 70'li yıllarda neden olduğu tam olarak bilinmese de heykel müzeden kaldırılır. Uzun bir süre unutulan heykel, Cumhuriyetimizin kuruluşunun 75. yıl dönümü törenleri için hazırlıklar yapılırken hatırlanır. Müzenin deposunda toz içinde bulunur. Temizlendikten sonra sergilenmeye başlanır.


Atatürk'ün, 19 Mayıs 1919 günü Samsun'da kaldığı ev 2006'da Gazi Müzesi olarak düzenlenir ve Bozkurt heykeli, Ulu Önder'in diğer eşyalarıyla birlikte burada sergilenir. Bu eserlerin arasında Atatürk'e ait başka bir Bozkurt heykeli daha vardır. Bu heykel, Atatürk'ün çalışma masasında çağırma zili olarak kullandığı üzerinde bir düğme bulunan küçük bir Bozkurt heykelidir ve halen daha aynı müzede bulunmaktadır.


Fransa ile yaşanan bu davanın sonuçlarını diri tutmak için Mustafa Kemal Atatürk'e, Lahey Sürekli Adalet Divanı tarafından hediye edilen tunçtan yapılmış Bozkurt heykeli, 29 cm yüksekliğinde, 34 cm uzunluğundadır. Kaidesi ise 30×12 cm boyutlarındadır. O tarihte henüz harf inkılâbı yapılmadığı için kaidesi üzerine Osmanlıca “Bozkurt davası hatırası, Lahey, 7 Eylül 1927” yazılıdır. Girişi ücretsiz olan Gazi Müzesi'ni her yıl yüz binlerce kişi ziyaret ediyor.





Cumhuriyet'in 97. yılına özel Milli Mücadele Sergisi

 Cumhuriyet'in 97. yılı vesilesiyle Cumhurbaşkanlığı Millet Kütüphanesi Selçuklu Müze ve Sergi Salonu'nda hazırlanan sergi, Cumhurbaşkanlığı Millet Kütüphanesi ile Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü iş birliği, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM), Milli Savunma Bakanlığı (MSB), Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü, Atatürk Müze Köşkü, Ankara Üniversitesi, İnönü Vakfı ve özel arşiv ve koleksiyonların katkısı ile hazırlandı.

https://www.borsagundem.com/foto-galeri/cumhuriyetin-97-yilina-ozel-milli-mucadele-sergisi-galeri/1528072/1



26 Ekim 2020 Pazartesi

Atatürk’ün Hayalperesti: Ahmet Hamdi Başar

 Renkli bir Cumhuriyet dönemi portresi Ahmet Hamdi Başar… Sıra dışı görüşleri nedeniyle yıldızı bir parladı, bir söndü. Gazi kendisini “Hayalperest” diye adlandırdı. O dönemi yazdığı 2 ciltlik “Gazi Bana Çok Kızmış-Yine Hayal Aleminde Uçuyorum” eseri çok baskı yaptı.


Ahmet Hamdi bey 1897 yılında İstanbul doğdu. Coğrafya bölümünü bitirdikten sonra öğretmenliğin yanı sıra, Türk Ocağı’nda da görev yaptı. Milli Türk Talebe Birliği’ni kurdu. 1923 İzmir İktisat Kongresine katıldı. İstanbul Ticaret Odasının millileştirilmesi girişiminde bulundu. 1924’te İstanbul İktisat Komisyonunda görev aldı. 1925 yılında İstanbul Liman İşleri İnhisarı Türk şirketinin kuruluşunda etkin rol oynadı. 1934’e kadar şirketin yönetim kurulu başkanlığını yürüttü. “Limancı Hamdi” adıyla anıldı.


1930’da “yeni ses’’ olan muhalefet organı Serbest Fırka’ya üye oldu. Aynı yıl Gazi ile 3 ay Anadolu turu yaptı, nabız dinledi, Gazi’nin nezdinde yıldızı parladı. Sıra dışı görüşleri nedeniyle de yıldızı kısa sürede söndü. Gazi kendisini “Hayalperest” diye isimlendirdi. O da bunu “Gazi Bana Çok Kızmış-Yine Hayal Aleminde Uçuyorum” başlığıyla 2 ciltlik bir esere dönüştürdü. Eser çok baskı yaptı. Son olarak Bilgi Üniversitesi‘nde dostum Fahri Aral‘ın editörlüğünde 2007‘de yeniden basıldı.


İkinci Dünya Savaşı bitiminde kendisini milli burjuvaziye adayan ve devletçilik karşıtı tutum alan Başar, 1946’da İstanbul Tüccar Derneğini kurdu. 1948’de İstanbul’da toplanan Türkiye İktisat Kongresi’nde etkin rol aldı. 1950 yılında Demokrat Parti’den İstanbul milletvekili seçildi. Devlet yapısını yeniden yapılandırmayı amaçlayan önergesi partisinin grubunca desteklenmeyince, partisinden istifa etti.


Ahmet Hamdi Başar, devletçiliği amaç olarak gören Kadrocu’lardan ayrılır. Liberal görüşlere de kendisini yakın hissetmedi. Görüşlerini “İktisadi Devletçilik” adını taşıyan bir dizi kitapta dile getirdi.


Ahmet Hamdi Başar, kuşağının aydınları gibi Türk toplumunu aydınlatmayı şiar edinmiş bir kuşağın renkli üyesi. Çalışmalarıyla birçok kişinin ayağına bastı. Cumhuriyet’in ilk dönem siyasetçilerinden ve iş insanlarından biri olan Ahmet Hamdi Başar’ın yaşadığı olaylar ve yaptıkları, eğitici özellikler taşır. Ayrıca 12 eseri, yazılı belge bırakmanın önemini bir kez daha anlatıyor.

Osman AROLAT

Dunya.com